17 Eylül 2013 Salı
Hayat Böyle Olsa...
Eksiklik hissettiğimizde “keşke” diye bağırırız değil mi hep? Keşkeler bitmek bilmez. Keşke şu şöyle olsa, keşke bu böyle olsa diye… Gerçekten keşke hayat böyle olmasa!
Keşke insanlar söylenmek yerine önce denese. Hayat daha anlamlı olur o zaman, belki de keşfedilmemiş yetenekler keşfedilir. Keşke insanlar arasında ayrımcılık olmasa, o siyahmış ben beyazmışım gibi... Kendilerini ne zannediyor ki bunu diyenler? Başka bir yaratık olarak görüyorsa kendini, o zaman tamam, çünkü biz insanlar eşitiz. Keşke aç insanlar doysa, fakirlere paraları yok diye kötü davranılmasa. Keşke insanlar sahip oldukları değerleri anlasalar. Sonra ellerinden kaçıp gidince anlamak bir işe yaramıyor. Keşke ülkeler arası faklılık olmasa, herkes kendi ülkesinde olmaktan gurur duysa. Keşke kansere çözüm bulunsa. Son olarak da keşke insanlar ne olduklarını, ne için dünyada olduklarını bilseler; çünkü son pişmanlık fayda etmez.
Dünyada yaşayan çok küçük canlılarız aslında, kalplerimiz, ne düşündüğümüz ve ne hissettiğimiz bizi önemli kılar. “Keşke”lerimizle ya dünyayı bizim için kusursuz ya da kendimizi dünya için kusursuz yapmaya çalışıyoruz.
Şöyle bir bakın hayata, dünyaya, insanlara. Dört dörtlük değil hiçbiri değil mi? Bazı eksiklikleri giderebiliriz ama yapamadıklarımızı hep “keşke”lerle doldururuz. Kimisi keşke zengin olsam der; kimisi ise keşke açlık olmasa der.
Benim de keşkelerim var. “Keşke”leri olmayan insan zaten hayatı içinden değil dışından yaşıyordur. “Keşke” dediğim şeyler gönlümden istediğim şeylerdir. Keşke barış sarsa dünyanın her yerini, insanların kalpleri dolsa sevgiyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sonraki Kayıt
Ana Sayfa
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder