8 Aralık 2015 Salı

"Esinti"me geç bir merhaba!

"Sessizlik de kabul edilebilir bazen
eğer yalnızlığın kardeşi değil,
sükunetin dostuysa."

Blog'umda uzun bir süredir sessizim. Ama aslında çok şey oluyor, çok güzel şeyler oluyor!

Canımdan bir parça, çocuğum gibi sanki, benden çıkan, benim "öz"ümün yansıması, mutluluğum, 2. kitabım, ilk şiir kitabım "Esinti"çıktı Kasım'ın başında!

"Aklıma esen kelimelerden şiirler" yazdım, paylaştım. Yazıdım, bekledim, şiirlerimi içime işledim, okudum, bekledim, topladım, derledim, ve paylaştım.

Yazmaya devam ediyorum. Çok çok güzel bir şey bu! Yazmak... Karşılıklı bir "uçuş" gibi, kelimeler bana eserek geliyorlar, şiirlerim de size "uçuyor" sanki.

önce süzülüyordum- güçsüzdüm. sonra uçmaya başladım- kendi kanatlarımla barıştım. sükunet'e sarıldım havadaki en nefes kesici anımda. Hep yazdım süzülürken, uçarken, "sükunet"teyken  & Esinti doğdu.

"Esinti"me huzurunuzda bir "merhaba" demek istedim.

xx
Ece


24 Ekim 2015 Cumartesi

özgürlük

Ucundayım
Özgürlük için
1 adımım kaldı
Sanki
Ama o adımı adımı atmak
Öyle zor ki. 

Şu resim, o resim
O deniz, bu nehir
Diye dolaşmak yerine

O adımı atarsam
Su sesi benim
Ninnim olacak her gece

Güneş günaydınım olacak 
Her sabah

İhtiyacım olmayacak
Bir 2 boyut güneşe, denize

16 Ekim 2015 Cuma

An-kara

En az 10 kere yazıp sildim. Ne diyebilirim bilmiyorum ki! Ama sessiz kalmak hiç istemiyorum, onu biliyorum. 
Ben hiçbir zaman ülkenin siyasetiyle barışık olmadım. Hatta hep yazıp çizdim, özellikle orta okulda Atatürk’e onlarca mektup yazdım, gel kurtar bizi diye yalvardım, seçimlerde (hiç bitmeyen seçimlerde!) hep ümit ettim, bu sefer olacak diye, ama hiç bir zaman olmadı, olamadı. Sonra liseyle birlikte bu aşırı nefretten ve tutuculuktan vazgeçtim, hiç öyle yazılar, şiirler karalamadım. Herkesi olduğu gibi kabul ettim- etmek zorunda kaldım. Kendi çizgimi hep korudum ama. Sonra mükemmel (?) bir şey oldu: Gezi Ruhu. Soru işareti haksız yere öldürülenlerden. Ben ilk defa gerçekten inandım- ya da orta okulda hayalini kurduğum şeylerin varlığını gerçekten hissettim. Evet evet! Öyle bir “Kuvay-ı milliye” ruhu vardı, birbirini kucaklayan, kardeş olan bir Türk topluluğu vardı! Daha önce hiç görmemiştim ki! 

Bu sene, yazın sonuna doğru durmak bilmeyen şehit haberleri geldi. Suruç katliamı oldu. Şimdi de bu. Ankara patlaması. Her birinde ülkemden tiksindim, insan olmaktan utandım. Bugün, Ankara Patlamasının 2. gününde 9 yaşında öldürülen “çocuk”un öğretmenin konuşmasını dinlerken gözlerimden yaşlar boşaldı. O an, daha önce “terbiye”li olmak adına hiç telaffuz etmediğim küfürleri, bedduaları, olan her kötü kelimeyi avazım çıkana kadar haykırmak istedim. Ama yapmadım, yapsam da fayda etmeyecekti zaten. 



“Onlar” nefretle besleniyorlar. Biz nefret ettikçe, bunu dillendirdikçe bundan güç alacaklar, bunu lehlerine kullanacaklar. Hayır. Biz savaş istemiyoruz ki! Sevgiyi beslemeliyiz biz. Birbiririmize olan sevgiyi, vatanımıza olan sevgiyi. Biz sadece bunu beslemeliyiz. Çünkü şahsen ben, nefretle beslenen canilere bir gıdım bile faydam bulunsun istemiyorum. Sanıyorum ki, siz de bunu asla istemezsiniz! 

12 Eylül 2015 Cumartesi

Işıktan Biri

Atmak istiyorum
Var gucumle firlatmak 
Mesela sirtaki yapmak
Evet evet
Bir seyler kirmak istiyorum
Insanlar beni kirdikca,
Ben tabak bardak kirmak istiyroum
 Var gucumle firlatmak

Hatta belki bir yere firlatilmak
Bi kac gunlugume ya da
Daha uzunca
Bi yere 
Sıcacık
Sımsıcak 
Işıkla dolu 
Dünyanın başka güzel yerlerine 

Ya da yakına
Ama oyleyse de 
Işıktan
birinin yanina

Ona sarılmak istiyorum

Su an usuyorum,
Sadece sımsıkı sarılmak istiyorum. 

Zıp zıp zıp lasam
Belki gorur beni 
sarilir bana
Bi daha bırakmayacakmışcasına. 

19 Haziran 2015 Cuma

Poetika*

İki gün sonra ışığı kapatacaklar
nasıl şiir yazıcam?
sus pusss.
Pulların arasından
Bir ben
Çıkacak bir gün.
Gezmiş, görmüş,
Öğrenmeye çabalamış,
Unutmaktan korkan.

Ya da
Aynı noktada olacağım
Şu şiiri yazdığım yerde
Belki senle,
Belki Ahmet'le,
Belki de kimseyle birlikte.
Belki karnım ağrıyacak yine
Hap alacağım geçsin diye.
Sonra yine yazacağım.
Geleceğin geçmişini anlatan
Sensizlikle var olan,
Senle yol alan
Şiirler yazacağım.

20.06.2015- bir'i yirmi geçe gibi
*Poetika (Yunancada:Περὶ ποιητικῆς),sanat hakkındaki görüşlerini bir bütün içerisinde sunan Aristoteles'in şiir sanatı ile ilgili kuramlarını içeren ve tarihte sanat olayını araştıran ilk eserdir.(www.vikipedi.org) Aynı zamanda Özdemir Asaf'ın Poetika adında bir şiiri vardır.

11 Mayıs 2015 Pazartesi

nefes

seviyorum sevmiyorum
bilemiyorum
papatyanin yapraklari yok ki
o mu bu mu şu mu
yeter be! 
her şeyi attılar üstümüze
nasil her şeyi başaralim ki?
hadi diyelim başardik nasil mutlu olalim ki?
sorsunlar bize
anlatsınlar
doğrulari yanlişlari yalanlari

istemiyorum ki ben yatmak 
yarin okul var diye

biraksan 5e kadar yazarim, 
üretken dönemimdeyim;
napim?

uyuşturuyorum kelimeleri artik bana geldiklerinde
kendi kendime şiirimi yaziyrum aklımda 
sonra saliveriyorum özgürlüğe
zaten kağıtta rahat nefes alamiyolar ki şu günlerde!

7 Mayıs 2015 Perşembe

Ege//Aşkın En Çıplak Hali

Ege olsun!
Akdeniz de ucundan koparir
Ama ben ege kiziyim
Cok seviyorum!
Mavinin tum kimliklerini
Birarada gormeye bayiliyorum. 
O misil misil sesle uyumak! 
Paha bicilemez. 
Hele bi de sevgilin varsa yaninda kivrilacak
Gokyuzunde yildizlari seyredecek, 
Yildiz kayinca gosterebilecek... 
Paha bicilemez. 
Yildizlarin altindayi mirildanirsiniz. 
Ege cok guzeldir!
Askin en ciplak halidir ege 
Baliklar bile asik olur egede! 
O guzellikte kim olmaz ki
Ege cok guzeldir! 
Kumu bir baskadir, 
Insani yumusatir. 
Gunesi! 
Kelimeler yetmez anlatmaya,
Egeyi bir baska ışıldatir gunes
Birakmak ister mi insan hic egeyi!

2 Mart 2015 Pazartesi

Sayıların Kenarında İki Şiir

Sayısal mıyım, sözel miyim hala çözemedim ben.
Kıza bak bloğu var, hala sözel miyim diye tarışıyor diyeceksiniz.
O kadar kolay değil işte bazı şeyleri anlamak, hayat 1+1=2 işlemine çok uzak kimi zaman.
Neyse, okulda Fizik IB HL alıyorum, geçen sene FM öğrencisiydim falan filan.
Sayıların gücünden etkilendiğim aşikar. Ama bu beni sayısal kategorisine sokar mı; bilmem.
Arada bir sayılardan uzaklaşmak istiyorum çünkü, iç dünyama, sözlere, hayallere, kelimelerin büyüsüne kapılıveriyorum.
Fizik defterimin köşesinden, sayılarla donatılmış bir sayfanın kenarında soluyan kelimeleri; iki şiirimi paylaşmak istiyorum, izninizle.


Anlayamıyorlar

Kalplerin üstünde kömür isi var,
Kutuya kapatılmışlar.
Nefessiz,
Can çekişiyorlar.
Sessizce ağlıyorlar,
Göz yaşları çok kuru,
Anlayamıyorlar.

...
Bozuk

Yapraklar sudan korkuyor.
Aşk, kalbe tedirginlikle yaklaşıyor.
Eller,
kalemlere uzanırken
Beyinler, kalpler susuyor.
Ne desinler ki?
Ne diyebilirler ki?

18 Şubat 2015 Çarşamba

dystopia

Miracles are happening outside,
Yet we are forced to stay inside.

17 Şubat 2015 Salı

Paramparça

Ruhlar paramparça
Cam kırıklarının üstünde yürüyoruz
Ülke diyoruz
Ülkem demeye el vermiyor gönlümüz.
Her geçen gün kendimi sevmeye zorluyorum,
“Sakın sevme beni” dermişcesine
Vahşileşiyor gün geçtikçe.
İnsanın kalbine bıçak saplayan cinsten. 
Bazıları hissetmiyor ama, 
Kalpleri yok çünkü.

Çamur içinde 
Pislik içinde boğluyoruz
Bataklıkta saplanmışız kalmışız.

Çıkış çok zor. 

Olmuyor, olmuyor…

11 Şubat 2015 Çarşamba

Farklı-11.02.2015*

Kar çok severim ben,
Süzülüşünü seyretmeye,
Yarattığı soğukluğa da,
Hissettirdiği sıcaklığa da
Bayılırım aslında.

Bugün,
bi farklı sanki ama.

Vahşice yağıyor sanki kar.
Bir şey kızdırmış onu sanki.

N'olmuş,
Anlamadım ki...


*11 Şubat, öğle vakti, kar "vahşice" yağarken...

30 Ocak 2015 Cuma

The Slip

You find yourself,
In a moment
Of ecstasy.
You never want to leave.

Another moment comes,
And the dream is over,
Time slipped through your hands,
You didn't even realise.